Bütün Sorun Kim Olduğunu Bilmemekti (Svadhyaya üzerine)
İnsanoğlu var olduğundan beri bir şeyleri bulma çabası ile sorgulayarak kendini geliştirdi, yaşam biçimini düzenledi, çağ atladı veya çağa ayak uydurdu. Hepsi bulunduğu zaman içersinde neden var olduğunu keşfetme isteğine bağlı bir güdüyle ortaya çıktı. Fakat insanoğlu bunun kendini aramak olduğunu anca yüz yılımızda fark etti. İnsanlar var olduğu ilk günden beri bir şeyleri keşfetmenin peşinde değil mi? Keşfetmenin verdiği haz ile insanoğlu elinde keşfetmesi gereken en değerli şeyin kim olduğunu anlama yolculuğunu dünden bugüne her zaman kaçırırmış ve kaçırmaya devam ediyor. Yoga’da kim olduğumuza dair yaptığımız sorgulamalar niyamalarda santosha olarak karşımıza çıkar. Tüm mesele ‘ben kimim’ sorusunu kendimize sormaktadır aslında. Kim olduğunu, nelere sahip olduğunu bilmeden nasıl hayatta kalabilirsin ki?
Kim olduğunu bilmek aslında hayatta kalabilmekle aynı şeydir. Hayatın bu evrende içini doldurduğumuz bir zaman boşluğunda canlılar için olması gereken sıralama ile doğmak, yaşamak ve ölmek olduğunu düşünüyoruz. Peki bunlar olurken biz nerdeyiz? Nelere sahibiz ve sahip olduklarımız için ne kadar şükrediyoruz sorusu karşımıza çıkıyor. Kendimize sorduğumuz sorular kadar çevremizde olan bitene karşı yaptığımız sorgulamalar aslında kim olduğumuzun cevabını verir. Bizler doğduğumuz günden beri etrafta olup biteni anlama, öğrenme için çabalamıyor muyuz? Yapılan birçok araştırma insan beyninin yeni bilgiler aldıkça canlı kaldığını gösterir. Yeni bir bilgi almaz ve sadece var olanla yetinirseniz eğer beyin bir süre sonra olması gerekenden daha küçük bir hal almaya başlar. Beyin canlı kalmadıkça sizinde yaşama enerjiniz azalmaya başlar. Öğrendiğiniz her yeni şey sizi biraz daha siz olmaya iterken aynı zamanda sahip olduklarınızı canlı ve güçlü tutmayı sağlar. Yaşam döngünüz sahip olduklarınızı ve olabileceklerinizi ne kadar fark ettiğinizle bağlantılı olarak doğru, engelli, hareketli ve durağan seyreder. Farklı bedenlerde, farklı ruhlarla dünyaya gelerek ve gelmeye devam ederek var olsak bile ortak buluştuğumuz tek nokta ‘ben kimim?’ sorusunu sormaktır.
Okudukların, yediklerin, gördüklerin ile yaşamaya başladığın hayatı doldurur ve kim olduğunu seçersin. Kim olduğunu yaratmak senin elindedir. Evrendeki her şey bizler için ve biz evrendeki her şeyden sorumluyuz. Bu yüzden bilgiye doymadan kendimizi geliştirmemiz gerekir. Ağaçlar birbirinden farklıdır. Baktığınız zaman gözünüz bunu seçer. Peki bulutlar birbirinin aynısı mıdır? Yada deniz her yerde aynı maviye mi sahiptir? İnsanlar neden yeni bir dil öğrenmek ister? İnsanoğlu sorgulayarak var olur. Sorgulamak onu yeni bir bilgiye bazen umduğu sonuca götürür. Ne olursa olsun sormaktan vazgeçmez. İyiyi veya kötüyü bulmak değildir amaç. Amaç sadece var olduğunu kanıtlamaktadır. Sorduğu tüm soruların özünde kendini bulma çabasıdır.
Ashtanga yoganın 8 basamağının ikinci basamakı olan niyamalar bize öz disiplini gerçekleştirmemizi söyler. Tamamen kendine dönmek bazen kendinle yüzleşmek ve dönüşümün başlaması için çabalamak gerekir. Santosha yani şükretmek veya kabullenmek; kendini, potansiyelini kabul edip şükrettiğinde yolun aydınlanır ve gelişimin başlar. İşte o zaman kendini eğitme zamanın gelmiştir. Potansiyelini fark et, kendini kabul et ve potansiyelini ortaya çıkarmak için onu eğit. Kim olduğunu görebilmek için ruhuna, zihnine, bedenine bir ışık yak…
Gizem Erenay
Yoga Eğitmeni
Instagram: gizemerenay
There are no comments